:):):):):):)MURAT BOZ:):):):):):):):)



Create a Myspace LED Scroller



ProfileWizard.net - Free Myspace Stuff
Myspace Layouts

     Ana Sayfa
     İletişim
     Hayatı
     Resimleri
     Oyunlar
     Şarkı sözleri
     Kimlik sorgulama
     Hangi takım
     Tv izle
     Burçlar
     İlahiler
     Veda hutbesi
     Hareketli gifler
     Tarihte bugün
     Dini bölüm
     Oyun odaları
     Şehitler
     Galatasaray
     Bateri cal
     Komik resimler
     Msn avatarı
     Kilo ölçme
     Telefon sakaları
     İddacılar buraya
     Piyano cal
     Bayrak
     Gazeteler
     Hazır mesajlar
     Haberler
     Haber kaynakları
     Türk Bayrakları
     İsim ve anlamları
     Rüya tabirleri
     Takvim oluştur
     Hareketli yazılar
     Biliyormusun?
     Duvar yazıları
     Msn nickleri
     Seni seviyorum
     Ünlülerin msnleri
     Adamın biri
     İlginç bilgiler
     Sitene grafik ekle
     Kendi radyonu kur
     Merhaba kodları
     Aşkın 50 işareti
     100 Dilde seni seviyorum
     1000 kitap özeti
     Şiir dinle
     Diğer fıkralar
     Diğer oyunlar
     Aşk ölçer
     Komik videolar
     Bilmeceler
     Espiriler
     Komik isimler
     Komik
     Program indir
     Bilgi yarışması
     Onlıne oyunlar
     Bannerli siteler
     Saatini yap
     İnterneti Türk'ler bulsaydı
     Belirli gün ve haftalar
     Mause kodları
     Öğrenci sözlüğü
     Türkiye haritası
     Günümüz bedduaları
     Klavye kısa yolları
     Okulların kapanmasına
     Maskeli beşler Irak
     Hababam sınıfı 3,5
     Organize işler bunlar
     Türk google logoları
     Başka fıkralar
     Komik yazı
     Diğer espiriler
     Kuran-i Kerim dinle
     Atatürk köşesi
     Osmanlı padişahları
     Göz yanılması
     Hareketli smileyler
     Doğum günü hesapla
     Msn aç
     En çok okunan makaleler
     İlgi çekici yazılar
     Anketler
     Ehliyet sınavı sonuçları
     Adsl kota sorgulama
     Son depremler
     Aşıklar Buraya
     Şiirler
     El Sanatlarından Örnekler
     Komik konuşmalar
     Sağlık
     Msn nick oluşturma
     Delikanlı adamın kuralları
     Türk yalanları
     Reddedme bahaneleri
     Dini test
     Japonca
     Kız(bayan)msn adresleri
     Google
     Bilmeceler2
     Slaytlı şiir
     Videolar

Myspace Layouts


MURAT-BOZ - Atatürk köşesi


ein Bild

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLUĞU VE EĞİTİMİ


Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve
ilk Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal. 1881 yılında Selanik'te doğmuştur.
Babası Ali Rıza Efendi, bir gümrük memurudur. Annesinin adı Zübeyde Hanım'dır.

İlkokul eğitimi için, Selanik'teki Şemsi
Efendi okuluna gitmiş, ancak babasını çok küçük yaşlarda
kaybedince okuldan ayrılmak zorunda kalmıştır. Mustafa, kız kardeşi Makbule
ve anneleri, dayıları ile birlikte, Selanik yakınlarındaki çiftlik evine yerleşmişler; yaşamı bu şekilde bir süre devam etmiştir.

Mustafa
çiftlikte çalışırken, annesi okula gitmemesinden
endişe duymaya başlamıştır. Sonra, annesinin Selanik'te bulunan kız kardeşinin
yanına giderek Askeri Rüştiyeye kaydını yaptırmıştır. Rüştiye'yi 1895
yılında bitiren Mustafa Kemal Manastır'daki Askeri İdadi'ye
girmiş ve başarılı bir şekilde bitirmiştir.
Mustafa Kemal daha sonra İstanbul'a gitmiş, 13 Mart 1899 yılında başladığı Harbiye'yi bitirdikten sonra,1902 yılında Harp Akademisine başlamış ve 11 Ocak 1905
yılında kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur.






ORDU KUMANDANI OLARAK MUSTAFA KEMAL


1906 yılında Şam'a gönderilen Mustafa Kemal ve arkadaşları Şam'da
"Vatan ve Hürriyet" adında bir dernek kurmuşlardır. 1911 yılında İtalya
ile yapılan savaş esnasında, kendi isteğiyle Trablus'a gitmiş, Derne ve
Tobruk'un savunmalarında görev almıştır. Mustafa Kemal henüz Libya'da
iken başlayan Balkan Savaşında da, başarılı bir kumandan
olarak (1912 - 1914) hizmet vermiş ve savaş sonunda Sofya'ya askeri ataşe
olarak atanmıştır.

Mustafa Kemal'in Sofya'da bulunduğu sırada 1. Dünya Savaşı çıkmıştır.
8 Ağustos 1915 tarihinde Anafartalar Grup Kumandanlığına getirilen Mustafa Kemal,
kritik bir zamanda Anafartalar'daki Türk kuvvetlerine kumanda etmiştir.

Bu sırada İngilizler, Fransızlarla birlikte Çanakkale Boğazı'na çıkarma yapmış,
savaş esnasında, Mustafa Kemal'in kalbinin üzerine bir şarapnel parçası
isabet etmiş ise de, göğüs cebinde bulunan saati onun hayatını
kurtarmıştır. Mustafa Kemal o anda içinde bulunduğu ruh halini üstlenmiş olduğu
büyük sorumluluğa bağlamış ve : "Aslında, bu tür bir
sorumluluğu üstlenmek hiç de kolay değildi, ancak yurdumun parçalandığını
görmektense ölmeyi tercih etmiş olmam nedeniyle, bunu gururla kabul
ettim." sözleriyle duygularını ifade etmiştir. Düşman saldırısının püskürtülmesinde Mustafa Kemal'in üstün cesareti, askeri bilgisi, yeteneği ve uzak görüşlülüğünün büyük bir rolü olmuş, genel olarak Çanakkale, özel olarak Anafartalar savunması, dünya siyasi ve askeri tarihine onun adıyla yazılmıştır.







İSTİKLAL SAVAŞI


Mondros Mütarekesinden sonra, anlaşmayı imzalamış olan ülkeler anlaşmanın
öngördüğü koşullara uymamışlardır. Çeşitli bahaneler öne süren İtilaf Devletlerinin ( Fransa,
İngiltere ve İtalya ) Donanmaları İstanbul'a gelmiş, Adana vilayeti Fransızlar tarafından,
Urfa ile Maraş vilayetleri ise, İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Antalya ve Konya'da
İtalyan askerleri, Merzifon ve Samsunda ise İngiliz askerleri, hemen her yerde yabancı subaylar, yetkililer ve ajanlar vardır. Yine İtilaf Devletlerinin onayıyla Yunan Ordusu'nun 15 Mayıs 1919'da
İzmir'e çıkması üzerine, Mustafa Kemal Anadolu'ya gitmeye karar vermiş ve 16 Mayıs 1919'da, "Bandırma" isimli küçük bir tekne ile İstanbul'dan ayrılmıştır. Mustafa Kemal, Anadolu'ya yapacağı bu yolculuğu esnasında düşmanlarının bu gemiyi batırmayı planladıkları konusunda uyarılmıştır. Ama o bundan korkmamış ve 19 Mayıs 1919 Pazartesi tarihinde Samsuna ulaşarak Anadolu toprağına ayak basmıştır.

İşte bu tarih, Türk İstiklal Savaşının başlangıcıdır. Mustafa Kemal bu tarihi daha sonra kendi doğum tarihi olarak da seçmiştir.

Böylece, Anadolu'da bir ulusal direniş dalgası oluşmuş, Doğuda Erzurum'da da bir hareketlilik başlamıştır. Mustafa Kemal hızlı bir biçimde hareket ederek tüm organizasyonun başına
geçmiştir. 1919 yılının yazında yapılan Erzurum ve Sivas kongrelerinde ulusal bir sözleşme ile ulusal hedefler ilan edilmiştir.

İstanbul'un, İşgal kuvvetlerince işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, 23
Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisini açarak merkezi Ankara olan yeni ve
geçici bir hükümet kurmuştur. Mustafa Kemal aynı gün Meclis Başkanlığına getirilmiştir.
Bu sırada Yunan Ordusu da, Çerkez Ethem'in ayaklanmasından yararlanarak ve onunla işbirliği
içerisinde Bursa ve Eskişehir yönünde harekete geçmiştir. Ancak 10 Ocak 1921
tarihinde, düşman kuvvetleri Batı Cephesi Kumandanı Albay İsmet İnönü ve orduları tarafından
çok ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. 10 Temmuz 1921 tarihinde ise, Yunan Ordusu beş tümen ile Sakarya'ya bir cephe saldırısı başlatmıştır. 23 Ağustos tarihinden 13 Eylül tarihine kadar aralıksız olarak
süren büyük Sakarya Savaşı sonrasında, Yunan Ordusu yenilmiş ve çekilmeye zorlanmıştır.
Bu savaş sonrasında, Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Gazi ve Mareşal unvanlarını vermiştir. Düşmanlarını ülkesinden kovmaya kararlı olan Mustafa Kemal, 26 Ağustos 1922 sabahında, ordularına saldırıyı başlatma emrini vermiştir. 30 Ağustos 1922 tarihinde, tüm düşman kuvvetleri Dumlupınar'da ya öldürülmüş ya da esir edilmiş, düşman ordularının Kumandanı General Trikupis esir alınmıştır.

9 Eylül 1922 tarihinde Atatürk'ün ;ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ!...emriyle, kendilerini kovalayan ordularımızdan kaçmakta olan düşman kuvvetleri İzmir yakınlarında denize dökülmüşlerdir.

Olağanüstü askeri bir yeteneğe sahip olan Mustafa Kemal komutasındaki Türk kuvvetleri yurdu
işgal etmiş olan Müttefik kuvvetlere karşı bir İstiklal mücadelesi vermişler ve sonunda bütün cephelerde zaferler kazanmışlardır. 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşmasının imzalanmasıyla, hem bu zafer hem de bu zaferin ürünü olan yeni Türk devleti tüm dünyaca tanınmıştır. Mustafa Kemal, yeni, sağlam ve dinç bir devlet kurmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde, yeni Türk Devletinin idare şeklinin Cumhuriyet olduğunu ilan etmiştir. Ve Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.








ATATÜRK'ÜN GÖRÜŞLERİ



Ekonomi üzerine

Atatürk Devrimlerinin sonucunda, Türkiye'nin ekonomik yapısı tümüyle iyi
yönde bir gelişme göstermiştir. Kapitülasyonların kaldırılması ile
birlikte, ulusal bir ekonomi için gerekli olan temel
atılmıştır. Atatürk'ün ülke ekonomisi hakkındaki düşüncesini, "Memleketin
efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür" sözlerinde bulmak mümkündür.

Dış Politika üzerine

O dönemde birçok
ülke yöneticisinin izlediği iç çatışma politikalarına, polis devleti taktiklerine ve nihayet
uluslararası ihtilaflara yönelmelerine rağmen, Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözüne
sıkı bir biçimde, bağlı kalan Türkiye, bu dönemde ülke içerisindeki devleti ve
onun kurumlarını içten çökertme girişimlerini engelleyebildiği gibi,
savaşlara da bulaşmamayı başarmıştır.








ATATÜRK DEVRİMLERİ


Atatürk askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olduğu gibi, aynı zamanda
büyük bir devrimcidir. O dönemde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş
medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların
aktif bir üyesi olabilmesi için, modernize edilmesi gerekmektedir.

Mustafa Kemal de bunu yapmış,
1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşu ve hayatta
kalabilmesi için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri hayata
geçirmiş; bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile
karşılanmıştır.

Harf Devrimi

Atatürk'ün gerçekleştirdiği en önemli devrimlerden birisi de, 3 Kasım 1928 tarihinde
Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur.

Kıyafet Devrimi

Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar dinsel geleneklerden kaynaklanan çarşafı atıp,
modern giysiler, erkekler ise fes yerine şapka giymeye başlamışlardır.

Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi

1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk
sistemine de ihtiyacı olduğunu bilen Atatürk, Mecelle, yani din esaslarına dayalı
Medeni Kanun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza
yasasını ise İtalyan Ceza Yasası ile değiştirmiştir. Kısacası Türk Hukuk Sistemi tüm çağdaş
gereksinimler ışığında modernize edilmiştir.

Öğrenimin Laikleştirilmesi

19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri
uygulanmıştır. Atatürk, İslami eğitim veren medrese sisteminin, yeni toplumun
ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini; bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim
sisteminin oluşturulması gerektiğini görmüş, böylece önce öğretimin birleştirilmesi
(Tevhid-i Tedrisat) kanunu çıkarılıp dini eğitim veren tüm öğrenim kurumları kapatılarak,
bütün eğitim işleri Milli Eğitim Bakanlığı çatısında birleştirilmiş,
1933 yılında da bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.

Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar

Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına
yeni haklar tanınmış; kabul edilmiş olan yeni Medeni Kanun gereğince kadınlar da
erkeklerle eşit haklara sahip olmuş, resmi görevlere atanmaları, oy vermeleri ve
Millet Meclisine seçilmeleri mümkün kılınmış; tek eşlilik ilkesi ve
kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.





ATATÜRK İLKELERİ


Atatürk ilkeleri, altı ana başlık altında toplanabilir:

Cumhuriyetçilik:

Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir
İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece
modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyette görmüştür.

Halkçılık:

Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi
ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta İsviçre Medeni Kanunu
olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte
kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934
yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır.
Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler
olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan
çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf
farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin,
sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul
etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade
edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri,
halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki
sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.

Laiklik:

Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına
gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması
anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız
olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir.

Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri
ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi
akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir.

Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.

Devrimcilik:

Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı
Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır.
Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir.
Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir.

Milliyetçilik:

Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik
ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir.

Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir;
yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine,
gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik
Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.

Devletçilik:

Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin
bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı
olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.








CUMHURİYETİN 10. YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE
ATATÜRK'ÜN NUTKU - ORİJİNAL



Türk Milleti!

Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün
cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın
en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, Temeli, Türk
kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki
muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber
olarak azimkarane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kafi
göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve
azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri
seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve
kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet
seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş
asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket
mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok
çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da
muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri
yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk
milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve
çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda,
elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.

Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti
olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda
yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz
çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara
sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve
tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür. Türk milletine
çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakiki huzurun temini yolunda,
kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.

Büyük Türk Milleti,

On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden çok
sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin
hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı
iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle
yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni alem,
az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün
unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki
inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi
doğacaktır.

Türk Milleti!

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük
şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene!

Ankara, 29 Ekim 1933



CUMHURİYETİN 10. YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE
ATATÜRK'ÜN NUTKU - YENİ TÜRKÇE

Türk Ulusu!

Kurtuluş Savaşı'na başladığımız 15'inci yılındayız. Bugün
cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda büyük Türk Ulusunun bir bireyi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın
en derin sevinici ve coşkunluğu içindeyim.

Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk
kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki
başarıyı, Türk Ulusunun ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak
azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli
görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve
azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine
çıkaracağız. Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip
kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
çıkaracağız. Bunun için, bize zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici
görüşüne göre değil, çağımızın hız ve hareket kavramına göre
düşünülmektedir. Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Bunda da
başarılı olacağımıza kuşkum yoktur. Çünkü Türk ulusunun karakteri
yüksektir. Türk ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu,
ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Çünkü Türk
Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve
kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir. Şunu da önemle belirtmeliyim
ki, yüksek bir insan topluluğu olan Türk Ulusunun tarihsel bir niteliği
de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki
ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan
zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik
duygusuna ara vermeden ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek
geliştirmek ulusal ülkümüzdür. Türk ulusuna çok yaraşan bu ülkü, onu,
bütün insanlığa gerçek huzurun sağlanması yolunda, kendine düşen uygarca
vazifeyi yapmakta başarılı kılacaktır. Büyük Türk Ulusu! Onbeş yıldan
beri, giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin.
Mutluyum ki, bu sözlerimin, hiçbirinde, ulusumun, hakkımdaki güvenini
sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı inanç ve kesinlikle
söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk
Ulusunun büyük ulus olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha
tanıyacaktır. Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar
niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile,
geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk Ulusu!

Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha büyük
onurla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene!

29 Ekim 1933










ATATÜRK'ÜN BAZI ÖZDEYİŞLERİ


- Ne mutlu "Türküm" diyene.

- Geldikleri gibi giderler.

- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

- Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı
bir türlü öğretemedim.

- Yurtta sulh, cihanda sulh.

- Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.

- Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.

- Doğruyu söylemekten korkmayınız.

- Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve
hissediyorsanız bu yeterlidir.

- Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.

- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

- Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !

- Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine
ve refaha ulaştırmaktır.

- Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

- Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden
sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler
kazanmaya devam edeceğiz.

- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise,
"Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım"
diyebilenindir.

- Egemenlik verilmez, alınır.

- Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.

- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

- Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.

- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının
yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır.
Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz
ve yaşamayacaktır.

- Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.

- Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir
bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.









ATATÜRK'ÜN YAŞAMINDAKİ KRONOLOJİK OLARAK
OLAYLAR



1881
Mustafa'nın Selanik'te dünyaya gelmesi.

1893
Mustafa Selanik'teki Askeri Hazırlık Okuluna başlar ve burada öğretmeni
tarafından kendisine ikinci ismi "Kemal" verilir.

1895
Mustafa Kemal Manastırdaki Askeri Liseye başlar.

1899
Mustafa Kemal İstanbul'da Harbiye'nin hazırlık sınıfına başlar.

1902
Mustafa Kemal Harbiye'den mezun olur ve buradan sonra Harp Akademisine
devam eder.

11 Ocak 1905
Mustafa Kemal Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun
olur ve Şam'da bulunan Beşinci Orduda görev almak üzere Şam'a gönderilir.

Ekim 1906
Mustafa Kemal ve arkadaşları Şam'da "Vatan ve Hürriyet" adıyla gizli bir
dernek kurarlar.


Eylül 1907
Mustafa Kemal Üçüncü Orduya tayin edilir ve Selanik'e gönderilir.

13 Eylül 1911
Mustafa Kemal İstanbul'daki Genel Kurmaya tayin edilir.


9 Ocak 1912
Mustafa Kemal Libya'daki Tobruk taarruzunu başarılı bir şekilde yönetir.

25 Kasım 1912
Mustafa Kemal Hareket Başkanı olarak Akdeniz Boğazları özel Kuvvetlerine
atanır.

27 Ekim 1913
Mustafa Kemal Sofya'ya Askeri Ataşe olarak atanır.

25 Nisan 1915
İttifak Devletleri Arıburnuna çıkarma yaparlar ve Mustafa Kemal Tümeni
ile ilerlemelerini durdurur.

9 Ağustos 1915
Mustafa Kemal Anafartalar Grup Kumandanlığına getirilir.

1 Nisan 1916
Mustafa Kemal Tuğgeneralliğe terfi eder.

6-7 Ağustos 1916
Mustafa Kemal Bitlis ve Muş'u düşmandan geri alır.

31 Ekim 1918
Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grup Kumandanı olur.

30 Nisan 1919
Mustafa Kemal Erzurum'da bulunan Dokuzuncu Orduya geniş yetkilerle
Müfettiş olarak atanır.

16 Mayıs 1919
Mustafa Kemal İstanbul'u terkeder.

19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal Samsun'a ayak basar.

8 Temmuz 1919
Mustafa Kemal gerek Üçüncü Ordu Müfettişliği görevinden gerekse
ordudan istifa eder.

23 Temmuz 1919
Mustafa Kemal Erzurum Kongresi Başkanlığına getirilir.

4 Eylül 1919
Mustafa Kemal Sivas Kongresi Başkanlığına getirilir.

27 Aralık 1919
Mustafa Kemal İcra Heyeti ile Ankara'ya gelir.

23 Nisan 1920
Mustafa Kemal Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisini açar.

11 Mayıs 1920
Mustafa Kemal İstanbul hükümeti tarafından ölüme mahkum edilir.

5 Ağustos 1921
Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi tarafından Başkumandan olarak atanır.

23 Ağustos 1921
Türk birliklerinin Mustafa Kemal tarafından yönetildiği Sakarya savaşı başlar.

19 Eylül 1921
Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ile Gazi
unvanını verir.

26 Ağustos 1922
Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu Kocatepe'den yönetmeye başlar.

30 Ağustos 1922
Gazi Mustafa Kemal Paşa Dumlupınar savaşını kazanır.

10 Eylül 1922
Gazi Mustafa Kemal İzmir'e girer.

1 Kasım 1922
Büyük Millet Meclisi, Gazi Mustafa Kemal'in Hilafetin kaldırılması
Yönündeki önerisini kabul eder.

14 Ocak 1923
Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım İzmir'de vefat eder.

29 Ekim 1923
Türkiye Cumhuriyetinin ilan edilmesi ve Gazi Mustafa Kemal'in
ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi.

24 Ağustos 1924
Gazi Mustafa Kemal İstanbul Sarayburnu'nda ilk kez şapka giyer.

9 Ağustos 1928
Gazi Mustafa Kemal Sarayburnu'nda yeni Türk Alfabesi ile ilgili konuşma yapar.

12 Nisan 1931
Gazi Mustafa Kemal Türk Tarih Kurumunu kurar.

12 Temmuz 1932
Gazi Mustafa Kemal Türk Dil Kurumunu kurar.

16 Haziran 1934
Büyük Millet Meclisi bir yasa geçirerek Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk"
soyadını verme kararı alır.

10 Kasım 1938
Atatürk vefat eder.


Bugün 4 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!

MURAT BOZ
:):):):):):):)MURAT BOZ:):):):):):):) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol